Haber

İmamoğlu yol haritasını anlattı, Kılıçdaroğlu ile ‘kayyum’ sözünü takdim etti.

CHP’de seçim yenilgisinin ardından başlayan ‘değişim’ tartışmaları büyüyerek devam ediyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, henüz açıkça söylemese de başkan olmak istiyor. Bu kapsamda CHP’nin değerli isimleri de yanına alınarak gizli bir toplantı yapılmış ve görüşme sahneleri deşifre edilmiştir.

İBB Başkanı, toplantının açıklanmasının ardından dün CHP’de lider değişikliğine ihtiyaç olduğunu savunarak açık davette bulundu.

İmamoğlu bugün Oksijen gazetesinde de yazdı. CHP’de değişimin önemine vurgu yaparak ihtiyaç duyulan lideri belirledi. İmamoğlu’nun açıklamasında “yerli aktör” ve “cesur lider” vurgusu dikkat çekti. İmamoğlu da şunları söyledi: “Demokratik lider, misyonunu yerine getiremediğinde nasıl bırakılacağını bilir”söylenmiş.

Önerilerini sıralayan İmamoğlu, kayyumlara karşı olduğunu söyledi. HDP ile ittifak yapan Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs seçimleri öncesinde de aynı sözü vermişti.

İmamoğlu’nun Gazete Oksijen’de yayınlanan yazısından öne çıkanlar şöyle: 

“YENİ BİR SİYASET İNŞA ETMELİYİZ”

Önümüzdeki dönemde hatalarımızdan ders çıkarıp milletimizin değişim arzusunu hayata geçirecek bir politika inşa etmeliyiz. Bu da yeni yaklaşımlar, yeni bir dil, yeni ekipler, yeni bir organizasyon, kısacası yeni bir politika gerektiriyor. Ancak yenilenmiş, dinç ve dönüştürücü bir politika ile bu karanlık tünelden çıkıp Cumhuriyetimizin temeli olan medeniyet sıçramasını gerçekleştirebiliriz.

2019 yerel seçimlerinde milletimiz bize somut bir açıklama yaptı, “Değişimi başlatalım”. Bu bildirimi aldık. Cemaatle hareket ettik.

“KALKINMA YERLİ AKTÖRLERLE OLDU”

Kuşkusuz kalkınma sorunu, milletimizin tüm sosyal ve maddi sermayesinin seferber edildiği bir milli strateji ile ele alınmalıdır. Yere değmeyen, gücünü yerelden almayan bir gelişme başarısızlığa mahkumdur. Bu nedenle kalkınma, yerel koşullar ışığında yerel aktörlerle planlanarak gerçekleştirilmelidir.

Önümüzdeki dönemde yerel demokrasinin hayatın birçok alanında farklı formatlarda hızlı ve aktif bağlantı ağları ile güçlendirilmesi gerekmektedir. Yerel yönetimlerin ve yerel demokrasi yönetiminin güçlendirilmesi toplumu bütünleştirir, sorunların keşfinden analizine kadar olan süreçleri kısaltır ve maliyetleri düşürür. Yerel paydaşların katılımıyla yerel sorunların analizi, toplumların zorluklarla baş etme kapasitelerini artırmaktadır.

YENİ SİYASİ ÖRGÜT MİMARİSİ: SORUMLULARINA KARŞI İMAMOĞLU

Şunu söylemeliyim ki yerel siyaset, hiyerarşide ulusal siyasetin altında ikinci sınıf bir siyaset alanı değildir. Aksine ulusal ve yerel öncelikler arasında sağlıklı bir diyalog ve etkileşim olmalıdır. Ulusal strateji yerel olarak beslenmelidir. Daha da önemlisi, merkezi yönetimin vatandaşın iradesiyle seçtiği yerel yönetimlere müdahale etmemesi ve vesayet kurmaması gerekir. Merkezi yönetim, yerel gücü temsil eden belediye liderlerini siyasi ilişkiler yoluyla misyondan uzaklaştırmamalı ve kayyum atamamalıdır.

İkinci olarak, yeni bir siyasi örgütlenme mimarisi öneriyorum. Siyasi partilerin mevcut örgütlenme modelinin Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamadığı açıktır. Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili yıllardır yoğun tartışmalar yaşanıyor ama ne yazık ki parti elitleri örgütlenme modelini değiştirmiyor. Günümüzde partiler, cumhurbaşkanının kişisel tercihlerinin ve çevresindeki dar çevrelerin etkili olduğu, topluma kapalı, dışlayıcı yapılara dönüşmüştür. Siyasi partiler küçülüyor. Başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm toplumun partilere ilgisi gün geçtikçe azalmaktadır.

Partiler, Cumhurbaşkanı’nın kişisel tercihlerinin ve çevresindeki dar çevrelerin etkili olduğu, topluma kapalı, dışlayıcı yapılara dönüştüler ve küçülüyorlar.

Yeni ve demokratik bir siyasi hayatın inşası, Türkiye’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisini temelden yenilemesi ve gelecek dönemin ihtiyaçlarına cevap vermesiyle mümkündür. CHP, kurucu unsurları ışığında emeği ön planda tutarak toplumun örgütlü ve örgütsüz kesimleriyle güçlü bağlar kurduğu yeni bir örgüt mimarisini oluşturacak tarihsel birikime, ideolojik donanıma ve insan kaynağına sahiptir.Buna yürekten inanıyorum.

‘GÜÇLÜ LİDER’ vurgusu

İçinde yaşadığımız zorlu koşullar, güçlü liderliği çaba, ortak akıl ve katılım kadar gerekli kılıyor. Güçlü liderlik; kararlılık, tutarlılık, samimiyet, topluma sempati duyma, toplumun acısını dert etme duyarlılığı, farklı fikirleri bir bütünlük içinde sentezleme, toplumsal sorunlara ve farklı durumlara karşı yüksek duyarlılık gerektirir. Aynı zamanda demokratik cumhurbaşkanı hesap verebilir, şeffaf, toplum tarafından izlenebilir ve denetlenebilir bir kişi olmalıdır. Demokratik lider, partisinin ilkelerine bağlı kalır, ancak partizan olmaz. Demokratik liderin ülkesine, belediyesine veya liderliğini yaptığı partiye kendi malı gibi davranma hakkı yoktur.Demokratik lider, toplumla imzaladığı sözleşme gereğince kendisine verilen yetkiyi belirli bir süre için kullanır, Kendisine verilen görevi yerine getiremediğinde ve toplumsal beklentilerin gerisinde kaldığında görevinden nasıl vazgeçeceğini bilir.

Burada özellikle kalbin altını çizmek istiyorum. Cesur bir demokrasi, yiğit bir liderlik gerektirir. Türkiye’nin bir asrı aşkın süredir toplumsal barışı hakkıyla tesis etmemizi engelleyen büyük sorunları var. Bugün, ülkemizi farklı kademelerde yönetmeyi hedefleyen siyasi başkanların, öncelikle vatandaşlarımızın ve kendini dışlanmış hisseden toplum kesimlerinin sorunlarını çözmek için cesurca hareket etmesi bir zorunluluktur. Demokratik önderlik, başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını sarmak için gerekli zemini titizlikle inşa ediyor. Risk almaktan çekinmez. Ülkemizin birliğini güçlendirecek analizler için cesur ve kararlı bir irade ortaya koymaktadır. Bu irade, Türkiye’nin köklü dönüşümü için kaçınılmaz bir zorunluluktur.

KAYNAK: GAZETE OKSİJEN

keciborlu-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort